"Halkın ekonomisi, devlet veya konfederasyon tüm ulusu kapsadığında, nüfusu, topraklarının genişliği, siyasi kurumları, medeniyeti, zenginliği ve gücü bağımsızlık, süreklilik ve siyasi önem vaat ettiğinde ulusal bir ekonomi haline gelir. Bu durumda, halkın ekonomisi ve ulusal ekonomi bir ve aynı şeydir. Bunlar, devletin mali ekonomisiyle birlikte, ulusun siyasi ekonomisini oluşturur."
(List, Friedrich. National System of Political Economy. PHILADELPHIA, J. B. LIPPINCOTT & CO.,, 1856.)
"Smith, ulusu ve onun, aralarında tarım, sanayi, dış ticaret ve gemiciliğin de hesaba katılması gereken tamamlayıcı ögelerini fark etmemiş ve tanımamıştır. [...] Biz, serbest ticaret sistemini; ulusların özel koşullarıyla ve gereksinimleriyle ilgilenmediği, tam tersine her ulusun bireylerini diğer bütün uluslarınkiyle karşı karşıya koyduğu ve böylece yalnızca, bireylerin ve bütün insanlığın ilişki ve durumlarını göz önüne aldığı için kozmopolit olarak adlandırdık.” [1845], List (1931: 426-427)
Friedrich List üzerinden girişte daha fazla alıntı vererek okuyucuyu yorma hadsizliğinde bulunmak istemiyorum lakin şunu anladığınızı düşünüyorum: Friedrich List, ne Marks gibi 'sınıfsal' bir çözümleme ne de Smith gibi 'atomistik derecede bireyci' bir çözümleme düşünüyordu. O, ülkeyi ulus halinde çözümler. Bunu salt olarak kollektivist olan faşizan bir görüş olarak anlamamanız ricasında bulunacağım. List bir kalkınma ekonomistidir. Dolayısıyla kendisi kalkınmayı bireysel refahı maksimize etme aracı olarak görmüştür.
Fakat tüm bu sözlerden önce Friedrich List'in Ulusal Ekonomi Sistemini anlamalıyız. Daha önce hiç ülkelerin GSYİH oranlarına bakıp aradaki uçurumu görüp şaşırdınız mı? Bu oldukça doğal bir reaksiyondur. Çünkü bu ülkeler bizden sadece GSYİH olarak üstün değiller bütün bir Politik Ekonomi olarak üstünler. Dilerseniz kişi başı GSYİH ile basitçe anlatayım:
Bu tanım GSYİH ile benzerlik gösterir GSYİH ülke içerisinde dönen değerin para miktarından karşılığıdır. Fransa'nın 2024 itibarıyla GSYH'si 3,162 Trilyon dolardır Nüfusu 68,25 Milyon'dur bu GSYİH'i nüfusa bölünce elde ettiğimiz kişi başı GSYİH 46.150,49 Dolar eder. (Tüm verilerin Kaynağı: Dünya Bankası) Bu yaptığımız işlemi kabaca özetlemek gerekirse ortalama bir bireyin ekonomiye kaç dolar katkı yaptığını hesapladık. Bu sayı Türkiye'de 15.473, Bangladeş'te 2593 Dolardır (Dünya Bankası) Bu uçurumun sebebini hiç düşündünüz mü? Fransa neden nüfusu daha az olmasına rağmen bizden daha fazla GSYİH'e sahip olmasının sebebi nedir? Bunun sebebi basit Fransa bu 2 ülkeden Ulusal Politik Ekonomi olarak daha üstündür. Bunu bir kaç özellik halinde anlatabiliriz: Fransa'daki bir genç işçi Bangladeş'deki bir genç işçiden çok daha eğitimlidir. Doğal olarak eğitimli insan eğitimsiz bir insandan çok daha fazla değer üretecektir ve hayatı boyunca ülkesine zarardan çok katkısı olacaktır. Bu zararı illa para katkısı olarak düşünmeyin ekonomi denilen şey sadece bundan ibaret değildir. Ekonomi kendi evinde tamir ettiğin ayakkabıdan iktisat öğrettiğin gence kadar dünyaya kattığın tüm değerlerin toplamıdır ve Friedrich List buna "Ulusal Politik Ekonomi" Der aynı zamanda ekonomi denilen şey saf emek ile asla ölçülemez. Emeğin bir değeri vardır meseleyi Türk halkınında anlaması için bor madeni örneğinden anlatabiliriz Türkiye günümüzde bor madenini tonu resmi açıklamalardan kaynağı verilmesede aşağı yukarı 120 dolar/ton olarak veriliyor.(AKADEMİK GÜVENİLİRLİĞİ OLMAYAN KAYNAK Yeni Şafak) ve Türkiye'de boru hiçbir endüstriye veya teknolojiye başvurmadan Türkiye'de 3.3 milyar ton olan boru (Bursa Üniversitesi) işleyip satarsak 396 milyar dolar ediyor bu sayı size fazla gelebilir ama bunun uzun süreli bir süreç olacağını düşünün yani çok kısıtlı bir para gelir 2025'de 2.5 milyon ton bor satmışız yani bu yıllık 300 milyon dolara denk gelir (ki bu 360 milyar dolar bütçesi olan bir devlet için hiçbir şey) Dolayısıyla kaynakları işleyecek kapasiteniz yoksa o kaynakları direkt satarsanız yaptığınız iş değersizleşir.
Tam anlamanız için akıl yürütmeye devam etmek isterim. Evrende her şey enerji ile işler enerji demek iş yapma kapasitesi demektir. Bir malın değerini ona sarf edilen enerji tam olarak belirler demek tamamen olmasa da yanlış bir önerme olur çünkü, gelişmiş teknolojilerde minimal enerji sarf ederek maksimum iş yapmak mümkündür. Buna 'Toplam Faktör Verimliliği' denir bir başka tanımlamayla temel faktör verimliliği şudur "Makroekonomik analizde bu amaç için kullanılan yaygın yöntemlerden biri Toplam Faktör Verimliliği (kısaca TFV) yaklaşımıdır. Burada amaç ekonomik girdilerin ne derece etkin kullanıldıklarını ölçmektir. GSYH büyümesinden girdilerin katkısı düşüldükten sonra kalan kısım TFV olarak adlandırılmaktadır."(Bakış, O., & Acar, U. (2021). Türkiye ekonomisinde toplam faktör verimliliği: 1980-2019. Journal of Research in Economics, 5(1), syf 2.)
Özetlemek gerekirse Ulusal Politik Ekonomi sistemi dediğimiz şey, bir ekonomi üzerindeki bütün üretici güçlerin (Bir sonraki makalelerde Friedrich List için temel olan bu tarz diğer konulara değineceğim) somut katkısı fark etmeksizin dolaylı veya dolaysız bir şekilde ulusa kattığı tüm değerlerin toplamıdır. Bu kavramı GSYİH ile karıştırmamak gerek GSYİH tamamen somut bir endekstir ama Ulusal Politik Ekonomi somut olarak hesaplanamamak ile beraber büyük oranda sosyolojiktir ve gözlem yoluyla hesaplanır. Bunları hesaplarken istatistiklerden GSYİH kavramına göre daha az veri gerekir. Bu kavram hesaplanırken bir ulusun eğitim düzeyinden suç oranlarına veya ortalama yaşam süresine kadar her türlü ülkeye katkısı olacak kavram incelenmelidir. Son olarak Friedrich List'e göre de bu kavram şu sözler ile anlatılır:
"Halkın ekonomisi, devlet ya da konfederasyon tüm ulusu kapsadığında, yani nüfusu, topraklarının genişliği, siyasi kurumları, medeniyeti, zenginliği ve gücü bağımsızlık, süreklilik ve siyasi önem vaat ettiğinde, ulusal ekonomi haline gelir."(List, Friedrich. National System Of Political Economy. J. B. LIPPINCOTT & CO., 1856.syf 281)
“Tıpkı insan toplumuna - bütün insanlığı göz önünde bulunduran kozmopolit ve özel ulusal çıkar ve durumları dikkate alan politik - iki bakış açısından bakılabileceği gibi, bireylerin ve toplumun ekonomisinin bütününe de iki ana noktadan bakılabilir; yani zenginlikleri ortaya çıkartan kişisel, toplumsal ve maddi güçler dikkate alınarak veya maddi malların mübadele değerleri dikkate alınarak.” [1841], List (1959: 40-41)"(KIBRITÇIOGLU, Aykut. Friedrich List’s infant industry argument. 1996)
“Eğer Smith’in parçalara ayırma yeteneği olduğu kadar bir araya getirme yeteneği de olsaydı, işbölümünün, yalnızca, değişik sanayi dallarının kendileri ve diğerleri için eğitilmiş/gelişmiş ve birbirleriyle karşılıklı etkileşim içinde olmaları; ulusun bütün sanayi gücünün eğitilmişliği/gelişmişliği ve ona özellikle bağlı olan tarımla karşılıklı etkileşim içinde oluşları; bu iki üretim etkeninin eğitilmiş/gelişmiş ve dışticaret tarafından desteklenmekte ve taşınmakta ve onunla karşılıklı etkileşim halinde olmaları ölçüsünde olanaklı olduğu gözünden kaçmazdı. [O zaman,] zaten tarım, sanayi, dışticaret ve gemiciliğin [...] bir ulusun organik tamamlayıcı ögelerinden, ulusal varlığın aslî cevherlerinden olduğunu [...] anlamış olması gerekirdi. Adam Smith’in sisteminin temel kusuru, ulusların ekonomisini sonradan yeniden doğasına uygun olarak biraraya getirmek ve birbirine bağlamaksızın atomlarına ayırmasından; böylelikle yalnızca sanayiyi ve ticareti ulusun organizmasının bütünlüğünden söküp çıkartmamasından ibarettir [...].” [1843], List (1931: 331-332)
(KIBRITÇIOGLU, Aykut. Friedrich List’s infant industry argument. 1996)
Friedrich List üzerinden girişte daha fazla alıntı vererek okuyucuyu yorma hadsizliğinde bulunmak istemiyorum lakin şunu anladığınızı düşünüyorum: Friedrich List, ne Marks gibi 'sınıfsal' bir çözümleme ne de Smith gibi 'atomistik derecede bireyci' bir çözümleme düşünüyordu. O, ülkeyi ulus halinde çözümler. Bunu salt olarak kollektivist olan faşizan bir görüş olarak anlamamanız ricasında bulunacağım. List bir kalkınma ekonomistidir. Dolayısıyla kendisi kalkınmayı bireysel refahı maksimize etme aracı olarak görmüştür.
Fakat tüm bu sözlerden önce Friedrich List'in Ulusal Ekonomi Sistemini anlamalıyız. Daha önce hiç ülkelerin GSYİH oranlarına bakıp aradaki uçurumu görüp şaşırdınız mı? Bu oldukça doğal bir reaksiyondur. Çünkü bu ülkeler bizden sadece GSYİH olarak üstün değiller bütün bir Politik Ekonomi olarak üstünler. Dilerseniz kişi başı GSYİH ile basitçe anlatayım:
Bu tanım GSYİH ile benzerlik gösterir GSYİH ülke içerisinde dönen değerin para miktarından karşılığıdır. Fransa'nın 2024 itibarıyla GSYH'si 3,162 Trilyon dolardır Nüfusu 68,25 Milyon'dur bu GSYİH'i nüfusa bölünce elde ettiğimiz kişi başı GSYİH 46.150,49 Dolar eder. (Tüm verilerin Kaynağı: Dünya Bankası) Bu yaptığımız işlemi kabaca özetlemek gerekirse ortalama bir bireyin ekonomiye kaç dolar katkı yaptığını hesapladık. Bu sayı Türkiye'de 15.473, Bangladeş'te 2593 Dolardır (Dünya Bankası) Bu uçurumun sebebini hiç düşündünüz mü? Fransa neden nüfusu daha az olmasına rağmen bizden daha fazla GSYİH'e sahip olmasının sebebi nedir? Bunun sebebi basit Fransa bu 2 ülkeden Ulusal Politik Ekonomi olarak daha üstündür. Bunu bir kaç özellik halinde anlatabiliriz: Fransa'daki bir genç işçi Bangladeş'deki bir genç işçiden çok daha eğitimlidir. Doğal olarak eğitimli insan eğitimsiz bir insandan çok daha fazla değer üretecektir ve hayatı boyunca ülkesine zarardan çok katkısı olacaktır. Bu zararı illa para katkısı olarak düşünmeyin ekonomi denilen şey sadece bundan ibaret değildir. Ekonomi kendi evinde tamir ettiğin ayakkabıdan iktisat öğrettiğin gence kadar dünyaya kattığın tüm değerlerin toplamıdır ve Friedrich List buna "Ulusal Politik Ekonomi" Der aynı zamanda ekonomi denilen şey saf emek ile asla ölçülemez. Emeğin bir değeri vardır meseleyi Türk halkınında anlaması için bor madeni örneğinden anlatabiliriz Türkiye günümüzde bor madenini tonu resmi açıklamalardan kaynağı verilmesede aşağı yukarı 120 dolar/ton olarak veriliyor.(AKADEMİK GÜVENİLİRLİĞİ OLMAYAN KAYNAK Yeni Şafak) ve Türkiye'de boru hiçbir endüstriye veya teknolojiye başvurmadan Türkiye'de 3.3 milyar ton olan boru (Bursa Üniversitesi) işleyip satarsak 396 milyar dolar ediyor bu sayı size fazla gelebilir ama bunun uzun süreli bir süreç olacağını düşünün yani çok kısıtlı bir para gelir 2025'de 2.5 milyon ton bor satmışız yani bu yıllık 300 milyon dolara denk gelir (ki bu 360 milyar dolar bütçesi olan bir devlet için hiçbir şey) Dolayısıyla kaynakları işleyecek kapasiteniz yoksa o kaynakları direkt satarsanız yaptığınız iş değersizleşir.
Tam anlamanız için akıl yürütmeye devam etmek isterim. Evrende her şey enerji ile işler enerji demek iş yapma kapasitesi demektir. Bir malın değerini ona sarf edilen enerji tam olarak belirler demek tamamen olmasa da yanlış bir önerme olur çünkü, gelişmiş teknolojilerde minimal enerji sarf ederek maksimum iş yapmak mümkündür. Buna 'Toplam Faktör Verimliliği' denir bir başka tanımlamayla temel faktör verimliliği şudur "Makroekonomik analizde bu amaç için kullanılan yaygın yöntemlerden biri Toplam Faktör Verimliliği (kısaca TFV) yaklaşımıdır. Burada amaç ekonomik girdilerin ne derece etkin kullanıldıklarını ölçmektir. GSYH büyümesinden girdilerin katkısı düşüldükten sonra kalan kısım TFV olarak adlandırılmaktadır."(Bakış, O., & Acar, U. (2021). Türkiye ekonomisinde toplam faktör verimliliği: 1980-2019. Journal of Research in Economics, 5(1), syf 2.)
Özetlemek gerekirse Ulusal Politik Ekonomi sistemi dediğimiz şey, bir ekonomi üzerindeki bütün üretici güçlerin (Bir sonraki makalelerde Friedrich List için temel olan bu tarz diğer konulara değineceğim) somut katkısı fark etmeksizin dolaylı veya dolaysız bir şekilde ulusa kattığı tüm değerlerin toplamıdır. Bu kavramı GSYİH ile karıştırmamak gerek GSYİH tamamen somut bir endekstir ama Ulusal Politik Ekonomi somut olarak hesaplanamamak ile beraber büyük oranda sosyolojiktir ve gözlem yoluyla hesaplanır. Bunları hesaplarken istatistiklerden GSYİH kavramına göre daha az veri gerekir. Bu kavram hesaplanırken bir ulusun eğitim düzeyinden suç oranlarına veya ortalama yaşam süresine kadar her türlü ülkeye katkısı olacak kavram incelenmelidir. Son olarak Friedrich List'e göre de bu kavram şu sözler ile anlatılır:
"Halkın ekonomisi, devlet ya da konfederasyon tüm ulusu kapsadığında, yani nüfusu, topraklarının genişliği, siyasi kurumları, medeniyeti, zenginliği ve gücü bağımsızlık, süreklilik ve siyasi önem vaat ettiğinde, ulusal ekonomi haline gelir."(List, Friedrich. National System Of Political Economy. J. B. LIPPINCOTT & CO., 1856.syf 281)
Yorumlar